Yapaylık çağındayız. Tasarım ise yapaylık çağının öncüsü. Bu bir eleştiri değil. Basit bir saptama. Yapaylık sadece üretimi ve tasarımı derinden sarsmıyor. Duygularımızı, hayallerimizi, düşüncelerimizi ve yaşam biçimlerimizi kökünden değiştiriyor. Kolektif hayaller çağındayız. Bu durum, benim “benzersizlik” kavramına yakınlaşmamı sağladı. Bu nedenle; ürettiğim her şeyden yalnızca bir tane olmasını istiyorum, hedefliyorum. HANDeMADE bu düşünceyle doğdu: Üretme ve kopyalama çılgınlığına karşı küçücük, pasif bir direniş. Bazen bir durumu, bazen bir duyguyu tasarımın odağına yerleştirmeye gayret ediyorum. Bazen yalnızca bir kahramanı olan hikayeleri tasarıma dönüştürmeye çalışıyorum. Taşlara özel bir ilgim var. Spritüel bakış açılarını bir kenara koyarsak, insandan milyonlarca hatta milyarlarca yıl önce oluşma ihtimali olabilecek bir maddenin insanın duygu ve düşüncelerine tercüman olması beni heyecanlandırıyor. Tasarım eğitimi almış olmam da üretimimi etkiliyor. Doğal formlardan fazlasıyla etkilensem de geometrik şekilleri seviyorum. Kısacası; malzemenin doğallığıyla ve doğal formlarıyla geometrik tasarımları harmanlıyor, benzersizliği ise el işçiliği ile yakalamaya çalışıyorum. Beni mutlu eden şey ise bambaşka. Bir takıyı beğenen kişinin o tasarımda kendi duygu ya da hikayesini görmesi, yani kişisel bir bağ kurması. İşte bu olduğunda o hikayenin tamamlandığına inanıyorum.