Bu Hediyeler Tam Anneme Göre! Tıkla, avantajlı fiyatlarla hediyeni hemen al!

MAG TAKEOVER: FRENCH OJE

 

Yeni kitap macerasını dinlemek için bu ay kalemi French Oje'ye verdik. 8. kitabının oluşum sürecinin nasıl geçtiği ve bu süreçte nelerden ilham aldığından bahsettiği yazısı yayında!

Sosyalleşmenin aslında ilhamının temel kaynağı olduğundan bahseden French Oje, beklementense yolda olmanın yazım sürecini kolaylaştırdığını ve daha fazlasını bizlerle paylaşıyor.

 

Ve çıktı!

Tam 1 Haftadır raflarda olan 8. kitabım olan "Bir Ölüm ve Birkaç Skandal"dan bahsediyorum. Açıkçası bu kez uzun ve yorucu bir yolculuktu. Beynimin içine ağrılar girmişti yorgunluktan. Ama değdi mi, değdi. 

Şimdiyse taaa en başına gidiyorum. Bu yazı, "nasıl kitap yazıyorsun?" sorularının tümüne cevap olsun. 

 

1- Bol bol sosyalleşiyorum. Bol bol sohbet ediyorum, dinliyorum, soruyorum, konuştuklarımızın üzerine düşünecek vakit ayırıyorum sonra kendime. Bunun belirli bir süresi yok. Bu arada çevremde sadece varlığıyla, duruşuyla, düşündüğü ya da yaptığıyla ilham veren insanları tutuyorum. Çünkü onlar seni hiç beklemediğin bir anda omzundan hafifçe sarsarak uyandırıyor. Ana fikirler hep burdan çıkıyor; konuşurken edilen bir cümlede, başkasına ya da bir şeye yapılan yorumda, günün özetinde... 

 

2- Ana fikir geldi: Hiçbir şey sandığın gibi, senin yaşadığın gibi değil, arkadaşın biraz hayal kırıklığına uğramış, belki de hepimizin söylediğini yanlış anlıyor. Böyle bir karakter yaratsan mesela...

 

3- Karakterle tanışalım: Bu karakter nasıl biri, adı ne, kendi gibi garip bir adı mı olsa? Komik mi olsa, deli mi yoksa bir kaybeden mi? Acısak mı, sevsek mi, aa aynı ben derken yüzleşsek mi? Ne iş yapsa, burcu ne olsa? Saçı, kaşı, gözü... Ön plana çıkan fiziksel özelliği ne olsa?

 

4- Karakter nereye gitsen yanında gelsin: Karakter tamam, artık başlayabiliriz. İlk bölümde tanışmaya başladık. Yazdık gitti. Şimdi sıra her yere onunla gitmekte. Ayırmakta fayda var, sen onun gibi davranmayacaksın, o senin yerinde olsa, seninle aynı konuşmayı yapsa arkadaşıyla, ne derdi, ne düşünürdü, ne cevap verirdi. Artık onu düşünme zamanı. 

 

5- Günlük hayatı tamam, peki ya başına gelen önemli olaylar? Onu herkesten ayıran travmalar, hayatının dönüm noktaları, krizler ve sürprizler? Ben bunları yazarken düşünüyorum. Yönlendirmiyorum. Hikaye beni oraya götürüyor. Olmayan bir şeyi oldurup, sonra etkilerini, krizlerini yönetiyorum. Tekrar söylüyorum, bunları karakter yapıyor, gerçekten hikaye kendi yolunu buluyor. Sadece konsantre olmak ve karakterle baş başa kalman gerekiyor yazarken.

 

6- Vurucu son. O kitap kapandığında, ne hissetsin okuyucu? O duyguyu en şiddetli haliyle ver. 

 

Bu bir hikayenin yazım aşaması. Yazarken konsantre olmak için kendi yöntemlerini bulman gerekiyor. Herkesin bir takıntısı var. Mesela ben duvara karşı yazamam, önüm açık olmalı. Mesela camın önünde olmalıyım, mesela en kötü ihtimalle, kocaman, geniş ve kapıyı görebildiğim bir yerde.

 

Tıkanabilirsin. Yazamayabilirsin. Bilgisayar başında saatler geçirip konsantre bile olamayabilirsin. Panik yok, herkes tıkanır. Bu süreçte tek yapman gereken, seni besleyeceğinden emin olduğun o en sevdiğin, en zihin açan diziyi izlemek, bir kitap açıp, başka karakterleri okumak, yepyeni bir insanla tanışmak ve yazmayı tekrar isteyeceğin o anı beklemek. Bu tıkanmalar geçici. Sakince atlatmaya bak.

 

Bazı kitaplarımı gece oturup sabahlayarak yazdım. Bazılarını gündüz ve tanımadığım insanlarla dolu cafelerde. Bazılarını arkadaşlarımın evinde ve en sonuncuyu tek başıma gittiğim bol yeşillikli otellerde. Tek başına olmayı, kimsenin seni meşgul etmemesini sağlaman en önemlisi. 

 

Unutma, ilham öyle durup dururken gelmez. O yola çıkmış, o bilgisayarın başına oturmuş, yazmaya çoktan koyulmuş olman gerek. İlham tam o yolda gelir.

 

Bol şans!

Funda

MAG TAKEOVER: FRENCH OJE | hipicon